Neden Buradayız?

Sosyal Medyacı küçük kardeş yeni böbrek nakli olmuş büyük kardeşe demişti ki beş yıl önce "bre kardeş gel beraber kardeş kardeş bir blog açalım, hem çalalım hem oynayalım; bizimle oynamak isteyenleri de aramıza kata kata kocaman bir aile olalım."

İşte böyle çıktık yola,hem kendimiz için hem sizin için, hayatın ve hayatlarımızın içinden, aklımızdan geçenleri, aman aklımıza gelmesin dediklerimizi; görüşlerimizi; yaşanmışlıklarımızı ve yaşanmışlıklaşmasını umduklarımızı; Dün’ün Bugün’ün olası Yarınların içine Siz dostları da katıp, arkamızda rüzgar önümüzde hayat, savrulalım dedik.

Her telden çalmak için burdayız, hem ağlatıp hem güldürmek, bazen güldürürken ağlatıp bazen ağlatırken güldürüp hep düşündürmek için. Gün gelecek stresimizi atacağız birlikte, gün gelecek kızıp bağıracağız ama inanın kızarken bile mutlu olacağız; Çünkü biz inanıyoruz ki mutluluk varılacak hedef değil, katedilen yoldur. Biz bu yolda iki mutlu noktayız ve sizlerle bir sürü mutlu noktacıklar olmak için buradayız....



12 Kasım 2013 Salı

Gerçekti Masal Oldu, Uçtu Hayata Kondu




Çaresiz bir ifadeyle çıktı kadın doktorun odasından. Elinde bir tomar kağıt, gözlerinde akamayan bir kırmızılık. Söylemek istedikleri çok kelimeleriyse yoktu, zaten kelimelere gerek de yoktu.

Elinden tuttu Ahmet sımsıkı. İkisinin birden titredi elleri, ikisinin birden durdu sözleri ama tek oldu, birlikte attı kalpleri.
Kımıldamayan yaprakların gölgelediği güneşin altına çıkıp evlerine kadar yürüdüler, adımlarını saydı Ahmet, arzularını saydı Mine...

Açılmadan kapanmıştı konu, çare aranılan yerde değilse, yeni çareler her zaman bir yerlerdeydi. Ne olmuştu çocukları olmayacaksa, annesi babası olmayacak çocuklar yok muydu.

Bürokrasi duvarlar ördü, onlar tuğlalar söktüler, yetimhanelerde kimsesiz nefesler sönerken, yıllar da hızla öldüler ta ki Ahmet bir akşam elinde kızıl saçlı ela gözlü minik bir canla eve gelene dek.

Soru yoktu Mine’de çünkü cevap zaten acıkmıştı. İki aylık bir cevap, süt isteyen,su isteyen, kucak isteyen, ağladıkça gülen, yoruldukça kendini uykuya teslim eden bir çift ela göz. Adı Neşe oldu tıpkı gelirken yanında getirdiği gibi; kendi küçük, adı büyük bir Neşe...

Neşe süratle büyürken, Ahmet ve Mine’nin tuğla söke söke çökertemedikleri duvardan kanayan parmakları da yavaş yavaş iyileşiyordu.

Günler günleri, aylar ayları kovaladı. Neşe tam bir yaşına basmıştı ki mucize Neşe’li evin kapısını çaldı. Mine’nin günbegün büyüyen karnında şekillenen yeni hayat, ilk nefesini almak için sabırsızlanıyor, ailenin içi içine sığmıyordu. Mine ve Ahmet’in mucizelere olan kaybolmuş inançları ile birlikte Neşe’ye de  bir kardeş geliyordu.

9 ay bile dayanamadı ufaklık, erkenden fırlayıverdi hayatın içine. Adı Can oldu. Mine’nin umutlarından doğdu, Ahmet’in kucağında uyudu, yıllar sonra Neşe ile sarmaş dolaş okulun yolunu tuttu.


Masal gibi yaşanır mı hayat...


Eğer masalmışçasına yaşarsan yaşanır. Eğer en acı gerçekte bile bir mutluluk görmeyi başarabilirsen yaşanır. Eğer nereden bakacağını bilirsen en acı son, mutlu son; en elle tutulur gerçek de masal oluverir. O kadar alıştı ki malesef insanoğlu efkar edebiyatında huzur aramaya, mutluluk “ağlarken” cimrileşti. Zaman mı insanı değiştirdi, insan mı zamanı uzun hikaye ama bu hikayede neşeli dörtlümüz tam ondört yeni yıla birlikte girdiler.

Bir sabah Neşe çok yorgun uyandı, kolunu bile kıpırdatacak hali yoktu, hemen bir bilene koşuldu. Muayeneler, testler, beklemeler derken çıkan sonuç “zamana” yoruldu...

14 yıl boyunca hiç konuşmadan bir çift ela bakışla sevgisini, mutluluğunu, kıskançlığını, aşkını, acısını anlatmış; umutlarından doğup yüreklerine dokunmuştu. Annesine babasına sonsuz sevgi, kardeşine eşsiz dostluk sunmuştu. 


Sadece havlayarak...


Bu hikayede umursayana fikir çok, umursamayana ise sadece “HAV HAV HAV” dokuz harf üç hece, yanında malesef “neşesi” yok...

                            Neşe                                

6 yorum:

  1. Muhteşem son diye buna derim...Büyük bir heycanla okudum gerçekten..Aslında ne kadar güzel bir noktaya değinmişsiniz.. Hayvanlardan öğrenilecek çok şey var... Başta annelik duyguları olmak üzere,sadakat,sevgi,dostluk..Mutlu olmak için nedenler aramak yerine, içinde bulunan durumun mutluluğa yorulması gibi..Ben de dahil olmak üzere bir çok insan hayatımızdaki olumsuzlukları hep şanssızlık olarak değerlendirip, Farklı bir açıdan bakmayı bilmiyoruz malesef...(Hep söylediğim bir sözüm vardır:"Hayatımdaki olumsuzlukları ikame edecek bir değer bulamıyorum.") Çünkü her zaman kendi derdimiz bize büyük gelir... Oysaki bilmeyiz insanların ne derin, ne çaresiz dertleri var..Şükretmek bir yana kalsın İsyan etmek ruhumuza işlemiş.."Kaçırdığım otobüsün arkadasından hayıflanırken, 5 dk sonra kaza yaptığını öğrenince,o gün öğrendim ki aslında o an olmamız gereken yerdeyiz..." Kaçırılan fırsatlar belki geri gelmez ama bilmeliyiz ki olmayışının da bir nedeni vardır, belki daha iyisi olacağı için belkide o anı yaşamamamız gerektiği için, belkide daha zamanı olduğu için.. Hikayeden çıkarılması gereken ders çok güzel ve çok anlamlı.. Masallarımızın, Neşelerimizin tükenmemesi dileğiyle...Yine güzel ve dokunaklı bir yazı yazmışsınız...Emeğinize,Yüreğinize Sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook teşekkürlerrr, üşenmeden okuyor ve bu güzel kelimeleri yazıyorsunuz ya havalara uçuyorum. Neşeniz, neşemiz daim olsun her daim:)

      Sil
    2. Herkesin saklı bir yeteneği vardır...Kimisi bu yeteneğini keşfetmiş değerlendirmiştir, kimisi ise saklı bir hazine gibi içinde biriktirmiştir..Sizinde yeteneğiniz kelimelere hayat vererek, cümleleri konuşturmak..Siz yeteneğinizi dile getirip yazarken üşenmiyorsanız, Bende iyi bir dinleyici olduğum için Okumaktan üşenmem.. :) Sevgiyle kalın.. (^_^)

      Sil
    3. Çok çok teşekkürler, sevgiler benden...

      Sil
  2. Blog dünyasına renk katacağınız için önemli bir blog olarak görüyorum çalışmalarınızı. Ancak küçük bir eleştiri. yazı fontunu küçültün.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. çok teşekkürler hem yorum hem eleştiri için.:)) Fontumuz başta daha küçüktü, sonra aynen sizin gibi okurlarımız daha büyük tercih ettiler, biz de büyüttük:) Ne yapsak şimdi...?:)

    YanıtlaSil

Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.