Kuantum Fiziği ve Stephen Hawking’in teorileri eskiden çok
anlaşılmaz ve uzak gelirken şimdi hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaya
başladı, üzerine sayısız kitap yazıldı, sayısız film çevrildi, kuantum ögeleri
içeren dizilerin ardı arkası kesilmiyor. Durum bu olunca dünyanın bu
bilinmezliğe olan ilgisi oldukça açık... Şahsen ben de “Lost” dizisinin
yayınlanmaya başlamasıyla birlikte oturup saatlerde Kuantum fiziği üzerine
okuduğumu, elime kağıt kalem alarak kuantum hesapları yapmaya çalışıp dizideki
olasılıkları çözmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Korkmayın daha ben kendim tam
olarak konuya vakıf değilken ve merakla okurken oturup ta size kuantum fiziği
dersi verecek değilim. Yanlızca tek bir olgusunu ele alıp onunla biraz
oynayacağım.
Paralel Evrenler...Belki de hepimize en ilginç gelen kavram.
Bir yerlerde Biz’den çok az farkla ayrılıp ama özünde Biz olan canlıların
bulunması. Fiziken tıpa tıp bize benzeyen değişik yaşanmışlıklar sonucunda
tamamen aynımız olmaktan biraz uzaklaşan başka Biz’ler. Her verilen karar ile birbirinden
çatallaşarak uzaklaşan ve çoğalan sayısız kopyamız..Aslında kopya demek çok
yanlış, onlara göre de biz onların kopyasıyız. Hatta bu evrenler arasında pratikte
geçiş olmamasına rağmen bir evrende yaşanan olayın izdüşümünün diğer evrendeki
ilgili şahsı bir şekilde etkilediği de söylenmekte. Belki de dejavu dediğimiz sanki
içinde bulunduğumuz anı 2. Defa yaşıyormuşuz hissi buradan kaynaklanıyor
olabilir...Her neyse..Şimdiii işin teorik ve matematiksel kısmını Stephen
Hawking gibi üstün zekalara bırakıp , Biz bize sunulanı biraz alalım, evirelim
çevirelim, bakalım ortaya ne çıkacak....
Farzedelim ki akşam yattık gece birşey oldu ve sabah paralel
bir evrende uyandık. Yine yatağımızdayız, karşımızda aynı tablo,banyoda aynı
renk havlular, ama salondan kaybettiğimiz annemizin kahvaltı hazır diye sesi
geliyor, İşsiz olmanıza rağmen patronunuz telefonuna sarılmış sizi arıyor, Sizsiz
asla beceremeyeceği bir iş var çünkü,
sevgilinizin günaydın mesajları cep telefonunuza yağıyor ve aynaya bakıp saç
kesimi değişmiş kendinizi görüyorsunuz.
Hoppalaaa gel de #cikisinicinden ...
Muhtemelen rüyada olduğunuzu düşünür, bir tarafınızı
cimdiklersiniz herhalde... cimdikleri atıyorsunuz ama işe yaramıyor. Anneniz
kapıyı açıp geç kaldığınızı haykırıyor ve Siz O’nu ne kadar özlediğinizi
düşünüyorsunuz dile kolay 20 yıl olmuş trafik kazasında öleli... Şaşkınlıkla
kahvaltınızı ediyor, işe gidiyorsunuz. Arabanız kapının önündeki olsa gerek anahtar uyuyor ve
allahtan GPS i var da iş yerinizi bulabiliyorsunuz. Geçen sene işe alınmak için
başvurup ta reddedildiğiniz yer, patronunuz ne diyeceğinizi bilemediğiniz o iş
görüşmesini yaptığınız korkunç adam. Bir sizi kapıdan kovmadığı kalmıştı ama
görünüşe bakılırsa şimdi Sizsiz yapamıyor...Masanızda dünyalar güzeli bir
kadının resmi, muhtemelen sevgiliniz ama daha önce hiç görmediniz... Önünüzdeki
dosyayı açıyorsunuz ve içinden bir mektup çıkıyor; “Sizi paralel evrene aldık,
burada diğer evrende sahip olmayı arzuladığınız ama elinizden kaçan tüm
fırsatlara sahipsiniz ama burada da diğer evrende sahip olduklarınız eksik. Çok
başarılısınız ama çok sevilmiyorsunuz, anneniz hayatta ama Sizi sevmiyor, Kız/erkek arkadaşınız çok güzel/yakışıklı ama sizinle paranız için birlikte vs. gibi manevi bazı değerlerden yoksunsunuz.
İşin özünü anladınız lafı fazla dolandırmayacağım. Bu durumda Siz olsanız; şu
andaki hayatınızda sahip olamadığınız herşeye sahip olabildiğiniz ama
şimdikileri kaybettiğiniz diğer evreni mi seçerdiniz yoksa Siz olmaya devam
etmek mi isterdiniz tüm hayalleriniz ve eksikliklerinizle birlikte? Sorudaki
ikilem şu; ikisi de Siz'siniz aslında, ama hangi Siz olmak isterdiniz?Belki de şöyle sormalıyım hangi dünyayı seçerdiniz? Unutmayın farklı bir evrende uyanmadan önceki "Siz" hala Siz'inle birlikte, ama sahip olduğunuz artılar ve eksiler farklı çünkü paralel evrendeki farklı seçimleriniz ve kararlarınız sizi kendi evreninizden daha değişik bir noktaya getirmiş...
Tercihinizi ve nedenini yorumlar kısmında bizimle
paylaşırsanız çok seviniriz.
Lütfen neden bize sonu olmayan yazılar okutup,soru soruyorlar demeyin, amacımız hep birlikte düşünmek, düşünürken de biraz felsefenin yanından geçebilmek:)
Alev Keskin
AH genclıgım, vah genclıgım, tabıkı paralel evren, hem de bu kadar anacıgımı ozlemısken....nazlanacak bırının olması, basını dızıne koyup uyuyacagın bırısının varlıgı.... dusunmesı bıle ınsanı mutlu edıyor, Alevcım...NUSRET KANTARCI TASAN
YanıtlaSilAnne olgusu herşeye rağmen diğer evreni istetiyor size, ama anne sadece bir örnek. Ya anneniz orada da ölmüş olsaydı yani ben anne artısı yerine farklı bir örnek vermiş olsaydım, o zaman seçiminiz ne olurdu ve neden? Bu sefer soru biraz karmaşık:)
SilHerseye ragmen elimdekilerle mutlu olmayi tercih ediyorum mukemmel bir hayati yakalamak cok zor.
YanıtlaSilKanaatkar yaklaşım ve verilebilecek en kolay belki de en doğru cevap sanırım tartışmaya girmeden,olasılıklar içinde kaybolmadan:) Diğer cevaplar insanı bir çıkmaza sürükleyebilir nitelikte gibi, çıkmazdan çıkabilene helal olsun:)
SilÇıkmaza girme cesaretini bulanı da çok güzel bir seçenek bekliyor olabilir,bunu da unutmamak gerek tabi:)
Bu felsefe adamın kafasını sıyırtıyor..Zaten fazla da akıl yok işte..Hele benim gibi Sıradan_Bir_CAhil için,tamamen bilimezlik..Paralel,dikey,yatay evren...Bilmiyorum işte..
YanıtlaSilHerkes sizin kadar Cahil olsa Keşke:)))) Harikasınız....
Silbende şuna takıldım. neden seçimi ben yapıp istediğim yerde olamıyorum. illede bir sabah uyandığımda olmadık bir yerde mi olmalıyım. bir dolmuş tutsak. gidip gelsek olmazmı? yada madem paralel dikey hatta çapraz hayatlar var. e birde zaman makinamız olsun. olmadı diyip geçmişe dönüp düzeltelim. ama biliyorum. hiçbiri mümkün değil. 20 yaşla 60 arasındaki (yaşayabilirsek tabi o yaşa kadar) bariz farklardan biride kabullenmektir. genç yaşlardaki hayaller olgun yaşlarda yerini gerçeklere bırakır. ben binmeden kalkmış uçak için hayıflanmak yerine bir sonraki için bilet ve mevcut süre için aktivite planı yapmayı tercih ederim. yani kaçanlara üzülmek yerine elde ettiklerimle yaşamak olası en doğru seçim değil midir? 1930a dönüp sigismund a sorsan (freud) muhtemelen o da buna yakın bir düşüncede olurdu :)
YanıtlaSilı ıhh yazıda sordugum soru çok ayrı, bence bir daha oku:) felsefi gözle bak kuantum fiziğini bir kenara bırak, o buzdağının görünen kısmı:)
SilYazarak anlatabilsem emin ol blog um olurdu. ben konuşmayı biraz becerebiliyorum.
YanıtlaSil