Sene 1944, Ayvalık’ta bir erkek çocuğu doğar.
O gün kimse bu çocuğun dünyada 1 Frank’ın değerini arttıracağından haberdar değildir.
Altın renkli saçları, esen çılgın Ayvalık poyrazının etkisiyle yüzüne çarparak büyür çocuk...
İlkokulu bitirince çemberin dışına çıkma vakti gelmiştir onun için. Koyar çantasına Ayvalık’ın kumunu, güneşini, balığını, mezesini, anne, baba ve kardeş sevgisini, ver elini İstanbul...
Hazırlık sınıfından Ünivesite’yi bitirene kadar geçireceği İstanbul yıllarında yakışıklı, hovarda ve çapkın bir gence dönüşür bu çocuk... Her seferinde zevkle dinlenen, güldüren, kimi için de imrendiren birçok anı biriktirir ve koyar çantasına..
Bir gün, o da ne! Çapkın çocuk, uzun simsiyah saçlı, çekik gözlü, ufak tefek bir kızla tanışır...
Öyle bir aşk olur ki, bizim çocuğa “İngiliz asker John”; uzun saçlı, çekik gözlü kıza “Çin’den gelen mürebbiye” isimleri bile takılır.
Ve İngiliz asker John çemberin içine kendi isteğiyle girer.. Sonraki hayatında zaman zaman pişmanda olsa, aslında mutludur yarattığı çemberden ve içine koyduklarından...
Eee, her aşk meyve verir :), çemberin yeni üyeleri 2 güzel kız gelir dünyaya...
Belki oğlu olmasını istediği için belki çember dışında kalacak çocuklar yetiştirmek için farklı bir kız babası olur. Kızlarını daha 5 yaşındayken at yarışlarına, maçlara götürür, ilk sarhoşluklarını babalarının yanında 5-6 yaşlarında yaşar kızlar.:)
Yıllar geçer, küçük kızları da büyümüştür artık, ünivesite’de Fransızca öğrendiği ilk sene, 1 aylığına Fransa’ya gönderir babası onu. Francophone kültüründen pek haz etmese de olan olmuştur, Çin’den gelen mürebbiye gibi kızı da girmiştir bir kere Fransız kültürünün içine...
Kızı ay sonunda döner, acayip bir macera yaşamıştır, heyecanla anlatır yaptıklarını, hediyelerini verir babasına, heyecanla açmasını seyrederek.. Sonra bir anda cebinde kalan tek 1 Frank’ı çıkarır. “Al baba, bu senin uğur paran olsun” der. Bu arada kız bütün parasını da bitirmiştir, malum babasından aldığı önemli özelliklerden biri de para harcamak; yaşamak içindir, biriktirmek için değil anlayışıdır :) Sözde olmasa da pratikte hep böyle yaşamıştır İngiliz asker John...
Yıllar birbirini kovalar...neler yaşanır neler, çanta dolar anılarla..
Bir gün gelir artık anı koyacak yer kalmaz çantada, hızlı yaşamak bazen süreyi kısaltıyor. Beklemesende...,
23 Ocak 2010, İngiliz asker John, hep istediği ve söylediği gibi uyurken, fark bile etmeden, kalp krizi geçirir. Çok erkendir oysa ki dünyadan ayrılmak için, hele de çemberin içindekiler için.. Gözü yaşlı bir Aile ve Ayvalık bırakır arkasında...
Yaklaşık 1 ay boyunca, büyük aşkının eşyalarına bile dokunamayan Çin’den gelen mürebbiye, bir gün kendini odaya atar ve anı yüklü eşyaları toplamaya başlar...
İngiliz asker John’un dünyadan ayrılmadan 1 gün önce giydiği pantalonun cebinden tek bir 1 Frank çıkar. Çin’den gelen mürebbiye kızını arar “Sen babana hiç bir Frank verdin mi?” diye sorar. Kızı ağlama başlar. Tam 10 sene boyunca, uğur 1 Frank’ını, saklamıştır İngiliz asker John.
Babacığım, seni çok ama çok seviyorum. Bana dünyanın en değerli parası olan o 1 Frank’ı ve içine yüklediğin anlamını bıraktığın için binlerce teşekkürler..
Hep benimlesin....
Çiğdem Keskin
-->
Çok begendim, elinize saglik
YanıtlaSilAnlatıklarınız bir Ayvalık'lı ve babasını kalp krizinden kaybeden benim için çok anlamlıydı.
YanıtlaSilAcınızı tazelediysek suçumuz affola..Kaybettiğinizi biz de saygıyla anıyoruz.
SilÇiğdem, gözlerim dolarak okudum, çok güzel bir yazı.. Ellerine sağlık…
YanıtlaSilbegendigim nadide bloklardan birisiydi, guzel yazmissiniz
YanıtlaSilÇok çok ama çok teşekkür ederiz. Bu yorumunuzun yeni başlayan bizler için ne kadar değerli olduğunu tahmin bile edemezsiniz.
SilSaygı ve sevgilerimizle
Hayatın degeri bizim yaptıklarımıza, gönlümüzdeki niyetle artıyor.
YanıtlaSilNe güzel dile getirmişsin
Çok teşekkürler...:)
SilSadece okumak istemiştim, dalmak, üzülmek, düşünmek, mutlu olmak gibi şeyler kar kaldı... Okumaya devam :)
YanıtlaSilçook teşekkürler, mutlu olmak da bize kaldı:)
SilHer şey gönlünüzce olsun
YanıtlaSilhepimizin, teşekkür ederiz
SilÇok ağladım... Yüreğine ve kalemine sağlık...
YanıtlaSil