Neden Buradayız?

Sosyal Medyacı küçük kardeş yeni böbrek nakli olmuş büyük kardeşe demişti ki beş yıl önce "bre kardeş gel beraber kardeş kardeş bir blog açalım, hem çalalım hem oynayalım; bizimle oynamak isteyenleri de aramıza kata kata kocaman bir aile olalım."

İşte böyle çıktık yola,hem kendimiz için hem sizin için, hayatın ve hayatlarımızın içinden, aklımızdan geçenleri, aman aklımıza gelmesin dediklerimizi; görüşlerimizi; yaşanmışlıklarımızı ve yaşanmışlıklaşmasını umduklarımızı; Dün’ün Bugün’ün olası Yarınların içine Siz dostları da katıp, arkamızda rüzgar önümüzde hayat, savrulalım dedik.

Her telden çalmak için burdayız, hem ağlatıp hem güldürmek, bazen güldürürken ağlatıp bazen ağlatırken güldürüp hep düşündürmek için. Gün gelecek stresimizi atacağız birlikte, gün gelecek kızıp bağıracağız ama inanın kızarken bile mutlu olacağız; Çünkü biz inanıyoruz ki mutluluk varılacak hedef değil, katedilen yoldur. Biz bu yolda iki mutlu noktayız ve sizlerle bir sürü mutlu noktacıklar olmak için buradayız....



25 Şubat 2012 Cumartesi

Alaaddin'in Lambası


Hani klasik anketler vardır ya; sorarlar adama ciddi ciddi “Bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey” falan diye ; adam da ciddi ciddi düşünür, bir sağa bir sola bakar, kafasını emme basma tulumba misali sallar, sonra da pür ciddiyet yanına alacaklarını sayar; işte ben de bugün diyeceğim ki; yolda giderken baktınız yerde bir lamba ,bir de ne göresiniz hem de bizim eski dost Alaaddin'in lambası, bir de içinden cin fırlamasın mı, amaan, keyfinize diyecek yok, hemen başlarsınız pişmiş kelle gibi sırıtmaya, sizi gidi sizi, çünkü bilirsiniz ardından gelecek 3 dilek hakkınız var,işte bu da işin en güzel kısmı. :)

Sıra dileklerinizi sıralamaya binbir tanesinin içinden 3 tanesini seçmeye gelmiştir; Eee güzellik yarışmasında da değiliz ki dünya barışı dileyelim, ozon tabakası delinmesin diyelim,çeşitli sosyal sorumluluk dilekleri sıralayalım falan...İnsanoğluyuz biz elbette ki bencil olacağız kendimiz için birşeyler dileyeceğiz; en azından aşk,para, sağlık falan diyeceğiz...Hadi bakalım , farzedelim ki sağlıklı, zengin birer aşık olduk ve aşık olunduk ya sonra...Bir anda uğruna hiç çaba harcamadan lambadan çıkan yeni hayatımızın degerini bilecek miyiz?

Nereye gidiyorum, nereden geliyorum, ne diyeceğim...Neden Alaaddin’i ve lambasını işe bulaştırdım bugün, siz sormadan ben eteklerimdeki taşları dökeyim, zaten siz anladınız onu ama olsun...
İnsan denilen enteresan varlık elindekilerin değerini bilmemesiyle, anladığında ise çok geç olmasıyla ünlenmiştir. Hele ki armut piş ağzıma düş misali kazandığı şeyleri hemen sokağa fırlatmaya meyillidir. Hep kendinde olmayana imrenir... Bir gün kendi sahip olduklarına hayran olan ve her gün yan gözle başkalarınınkine bakacağına kendi elindekileri temizleyip tozunu alan birini görürsem gidip alnından öpeceğim ama insan o olgunluga eriştiğinde zaten geride tepecek çok yolu kalmıyor,o da zaten erişirse...

Ne bu "karamsarlık" demeyin, ben diyorum ki "gerçekçilik". Bizi biz yapan şeyler bunlar, kabul etmek, görmeyi öğrenmek ve sonra üzerine işlemek lazım ki Alaaddin'in lambası’na ihtiyacımız kalmadan asıl zenginliğin yüreğimizde oldugunu,asıl aşkın bir yerlerde bizi beklediğini bilip, atmakta olan kalbimizin her gün tozunu alalım:) Hayata hem kendi gözümüzden hem de başkasının gözünden bakmayı öğrendiğimiz gün ki buna empati diyorlar, işte o gün yeniden doğacağız ve yolda gördüğümüz Alaaddin’in lambasının yanından duraksamadan geçip gideceğiz; başımız dik bakışımız mağrur...

Çok abarttımmm biliyorum; hepimiz eğilir o lambayı yerden alırız değil mi, en azından ne olur ne olmaz bulunsun gün gelir harman olur, belki lazım olur diye.......:)
Ehh canımız sağolsun, alalım dursun!

Alev Keskin

9 yorum:

  1. değişik ve düşündürücü

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Sharp Kardesler,

    Ben simdi iki goz iki cesme sulu sulu yaziyorum size)) Pek guzel yazmissiniz. Bayildim blogunuza.))

    Alaaddinin lambasi konusunda ayri goruslerdeyiz)) Ben hala
    3 dilek istiyorum. Ne olduklari sizi hic ilgilendirmiyor))))

    Ben hakiki 60 yillik arkadasimi cok ozledim. Hep ben aradim. O hic aramadi. Bi napiyo diye soruveriseniz cok sevinicem.

    Iki guzel, sizi kocaman kucakliyorum ve cok cok opuyorum.))

    Hersey gonlunuzce olsun.

    Sevgiler,

    Lemika

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yprum için teşekkürler, sitemlerin adresi başka ama:)) sevgiler

      Sil
  3. Haklisiniz ama ben bu isi yasa da bagliyorum. 20-30 yaslarda Lambayi kaptigim gibi gotururdum ama simdi bilemiyorum.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Taa uzaklardan;yazının su cümlesinde "insan o olgunluga eriştiğinde zaten geride tepecek çok yolu kalmıyor,o da zaten erişirse..." yas faktörünün üzerine bastım ama her zaman yaş yeterli olmuyor; bulundugumuz yaşı şekillendiren yapıcı ve dolu bir geçmiş ve yaşanmışlık gerek:)bu doluluk 30 unda da elde edilebilir ancak 70 te de yakalanabilir ya da hiç erişilmeden göçüp gidilebilir...Kim bilir...:) sevgiler ve yorum için çok teşekkürler. Biz nacizane düşüncemizi paylaştık ve sizin eklemelerinizle çoğaldık. devamını dört gözle bekleriz.hep bizimle olun emi:)

    YanıtlaSil
  5. Yine tam isabet güzel kardeşler.. Gerçekten çok ilginç bir yazı olmuş elinize sağlık. Eğer ben bulsaydım o lambayı 3 dilek diler miydim şu an bilmiyorum ama 1 tane kesin dilerdim :) Babamla en azından 1 gün daha geçirmek isterdim.. Seviyorum sizin yazılarınızı.. Merakla bekleyeceğim diğer yazınızı :D Görüşmek üzere sağlıcakla kalın :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koltuklarımız kabardı, size keyif verebilmek bizim için ne büyük mutluluk...Emin olun o dileği biz de dilerdik hatta 1 günden daha fazlasını.....

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için :D Ama iltifat değildi yazdıklarım gerçekten çok keyif alıyorum yazdıklarınızı okumaktan ki ben pek blog takip eden biri değilim :D

      Sil
    3. o zaman bir daha teşekkürler:)))

      Sil

Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.