Elinde bir demek kuru gül demir kapıdan dışarıya doğru
yürüdü çocuk, kumral saçları anlına dökülmüş, kan çanağına dönmüş gözlerinde ise
2 yuvarlak mavi hüzün resmi... Sessiz dudaklarından yayılan isyanı duyar gibi
oluyorum, benimle konuşmadığı anlar aslında en çok şey söylediği anlar ve o anlar
o kadar çok ki bazen konuşmaya başlasa da ben dinlensem diyorum.
Kimden mi bahsediyorum, kapımın önüne attığım kuru gül
demetini muhtemelen annesine götürmek için alan ve aldığı atılmış birşey bile
olsa kendine ait olmayan birşeyi almanın tedirginliğiyle apartman kapısından
adeta görünmez bir şekilde çıkmaya çalışan, mahalle bakkalımızın minik
çırağından; Her gün gazetemi ekmeğimi getiren, ikram ettiğim şekeri gözlerime
bakamadan alıp fısıltıyla teşekküre benzer birşeyler mırıldanıp ucu yırtık cebine
koyan, mavi bakışlarının köşesiyle bile insanın bedenini delip geçen, dünyalar
güzeli varsa yoksa 8-10 yaşlarındaki büyük yürekli küçük Ahmet’ten...
Ahmet hakkında çok az şey biliyorum; bir yandan da bir o
kadar çok şey...Günaydın, iyi günler, borcum ne kadar, abla şu kadar, şeker alır
mısın,”teşkkrderım”, ben teşekkür ederim gibi basit kelimeler dışında hiçbirşey
konuşmadık... Ama ben O’nu izledim, O izlendiğini bildi. O sessizce anlattı
kelimelere gerek duymadan, ben sessizce dinledim kelimelerini arzulamadan.
Benim evim apartmanın giriş katı. Pencere ve terastan baktığımda sokağı, girişi ve dolayısıyla Ahmet’i izlemek ister istemez yaptığım bir şey
haline dönüştü. Bir gün O’nu göremezsem merak eder hemen bakkalı arayıp
ihtiyacım olmayan şeyler ısmarlar oldum. Ne buldum bu çocuğun gözlerinde
ben, titrek adımları bana niye bu kadar hüzün verdi, sessizliğine niye bu kadar
gömüldüm inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey etrafımızda küçük ama mağrur, kısa
geçmişinde büyük yaşanmışlık biriktirmek zorunda kalmış büyük yürekli küçük
Ahmet’lerin çok olduğu... Bazılarımızın Onları görmeye doyamadığı, bazılarımız
içinse görünmez oldukları...
Bunları yazıyorum çünkü görünmez küçük ama büyük yürekli
Ahmetleri, görünür büyük Ahmetlere dönüştürmek istiyorum. Bunun için kendi
yüreklerimizi en az onların ki kadar büyütmemiz gerektiğini biliyorum ve belki
bir resim yaparsam kelimelerden örülü okuyanlarım da bazı görünmezleri görmeye
başlar onlara el uzatırlar dedim. Bazen bir şeker verin, bazen okul için bir defter, bazen
annesi için 2 taze çiçek; bazen sadece başını okşayacak sevgi dolu bir el
olun, bazense sadece O’na ismi ile seslenen bir çift dudak... Ne verirseniz
verin ne olursanız olun; ama gönülden olsun ki Ahmet’leri görünür kılalım, yokolup
gitmesinler...
Alev Keskin
-->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.