Diğer bölümlere sol taraftaki Mart ayı arşivinin altından ulaşabilirsiniz.
Bugün çok güzel
görünmeliydi Aslı. Herşeyi ile kusursuz olmalıydı çünkü Mahir O’nu ilk defa iş
arkadaşlarından birkaçıyla birlikte çıkacağı yemekte yanında görmek istediğini
söylemiş, bu da Aslı’ya hiç yaşamadığı bir gurur vermişti. Zavallı Aslı,
Mahir’in kendine onay verircesine, lütfederek yaptığı davranışların
altında ne kadar ezildiğini göremeyecek
kadar kör bir aşığa dönüşmüştü. Rahmi hayatına girdiğinden beri Mahir’e karşı
artan tutkusu içinde sürükleniyor ve gittikçe altında ezildiği sözler ve
davranışlara karşı körleşiyordu. Körleşiyordu çünkü kafasında yarattığı aşkın
sahibi adam Rahmi’nin nazik sözleriyle konuşan Mahir’di. Aslı’nın başka birşey
duyduğu yoktu ya da duymak istemiyordu.
Sabahtan akşama
alışveriş, kuaför vs derken sonunda aynanın karşısında kendine beğenen gözlerle
bakıyordu Aslı. Mahir’in de beğeneceğine hiç şüphesi yoktu. O sırada cep
telefonu çaldı, Mahir aşağıda arabada O’nu bekliyordu. Yukarıya bile çıkmamasına
içten içe üzülen Aslı, güzel siyah elbisesini saklayan siyah paltosunu üzerine
geçirip çantasını aldı ve asansöre doğru garip bir buruklukla ilerledi. Nasıl
olsa yemekte Aslı’nın ne kadar özendiğini ve ne kadar güzel olduğunu görecekti
Mahir, yukarı çıkmaması sorun değildi.
İstanbul’un en gözde
mekanlarından birinin önünde durdular. Vale hemen gelip arabayı aldı ve konukları girişe doğru
yöneltti. 25 dakika süren yol boyunca Nasılsın, Günün nasıl geçti'den başka
birşey söylememiş olan Mahir, Aslı’nın
üzerindekilere yan gözle bile bakmamıştı. Umursamadığından mı, yoksa Aslı’nın
onu utandırmayacak kadar güzel giyinmiş olduğuna emin olduğundan mı yoksa
kafasında konuşacağı iş ile ilgili türlü dolap düşündüğünden mi bilinmez ama
sonuçta Aslı’nin içi hüzünle dolmuştu bir kere. Keşke şu anda Mahir’in yerinde
Rahmi olsaydı, O’nu iltifatlata boğar, tüm gün hazırlanmasının hakkını verecek
güzel sözlerle bezerdi gecesini ve Aslı’nın içi mutlulukla dolardı. Birden bu
düşüncelerinden korktu Aslı, kaçmaya çalıştı. 10 gün sonra düğünleri vardı ve
Rahmi’ye Mahir ile evleneceğinden artık konuşmayı sürdürmelerinin olanaksız
olduğundan bahsetme zamanı gelip çatmıştı. Mahir’den haberdardı Rahmi ama işin evliliğe gidecek kadar ciddi
olduğunu düşünmüyordu, öyle olsaydı eğer Aslı sabahlara kadar kendisiyle
konuşuyor olmazdı.
Muhteşem kristal bir
avizenin aydınlattığı kocaman salonda müstakbel müşterileri için restoranın en
güzel yerinde yuvarlak bir masa hazırlatmıştı Mahir. 4 kişi olacaklardı, bir
Japon ve bir Türk iş adamı, anlaşmanın yapılmasını sağlayacak olan Mahir ve
ortamı yumuşatma faktörü olarak da Aslı. Allahtan Japon iş adamı senelerce Türklerle
iş yapmış olmasından dolayı Türkçeyi çok iyi biliyordu da bir de dil sorunu
yaşamayacaklardı.
Kapıdan girerken
vestiyere paltolarını bırakmışlar, Mahir sırtı hafif açık, Aslı’nın üzerine
sımsıkı oturup muhteşem vücudunun detaylarını ortaya çıkaran elbisesine sonunda
şöyle bir yan gözle bakma lütfunda bulunmuş,
fakat yine hiç bir şey söylemeden sadece memnuniyetle gülümsemişti. Eh o
da birşey diye düşündü Aslı, ne yapalım bu adam böyle değiştirmeye
çalıştırmaktansa kabul etmem en doğrusu, sonuçta ben O’na bu haliyle aşık
oldum. O zaman da Rahmi gibi güzel sözler söylemiyordu ki şimdi birden Rahmi’ye
dönüşmesini bekliyorum, Tanrım bunları düşünmekten nefret ediyorum, beni
korkutuyorlar.
Hepsi birer sanat eseri
görünümündeki yemekler birbiri ardına gelip giderken, birden masada bir
gerginlik oldu, anlaşma konuşmaları hararetlendi. Adamlardan biri konuyu alttan
almazsa rezalet çıkabilirdi. Birden konuşmanın en alevli anında bir an için
Mahir’in ağzından Rahmi’nin sesini duyar gibi oldu Aslı. Anadolu aksanıyla
ezilen kelimeleriyle 2 ılımlı cümle söyledi ve ortalık duruldu. Adamlar başka
söyleyecek birşey bulamadılar. Aslı deliriyorum diye düşündü, ne aksanı ne
Rahmi’si , yanımda oturan Mahir ve o güzel ılımlı cümleleri de O kurdu, Rahmi
değil. O an Aslı artık tüm gücünü toplayarak kararını verdi, eğer bu akşam
Rahmi ile konuşacak fırsatı olursa O’na bu konuşmaların kesilmesini gerektiğini, yakında evleneceğini
ve Mahir’i hiçbir şeyi riske atamayacak kadar çok sevdiğini söyleyecek;
kendisini hiç unutmayacağını ve her zaman eşsiz bir dost olarak hatırlayacağını
fakat kendi yollarına gitmelerinin zamanının geldiğini belirtecekti ve
Rahmi’nin o güzel sözleriyle O’nu yumuşatmasına da izin vermeyecekti.
Anlaşma yapılmış, Mahir
ve adamlar hayatlarından memnun, sanat eseri tatlılarını da yedikten sonra
sofradan kalktılar. Eller sıkışıldı ve herkes kendi arabasına binip yola çıktı.
Aslı, Mahir acaba bana mı gelecek yoksa O’nda kalmamı mı isteyecek diye
düşünürken, Mahir çok yorgun olduğunu , yemeğin stresinden çok yorulduğunu söylemeye başlayarak Aslı’nın düşüncesine
cevabını verdi; bu Aslı’nın kendi evinde yanlız başına olacağı anlamına
geliyordu ve bu da Aslı’nın Rahmi ile bu gece konuşup hiç görmediği aşkından
ayrılması demekti...
Devamı için tıklayın!
Alev Keskin
-->
ikisi aynı adam çıkarsa hiç şaşırmam. :))
YanıtlaSilGüzel yorumlarınız için çok teşekkür ederiz..
YanıtlaSil