Neden Buradayız?

Sosyal Medyacı küçük kardeş yeni böbrek nakli olmuş büyük kardeşe demişti ki beş yıl önce "bre kardeş gel beraber kardeş kardeş bir blog açalım, hem çalalım hem oynayalım; bizimle oynamak isteyenleri de aramıza kata kata kocaman bir aile olalım."

İşte böyle çıktık yola,hem kendimiz için hem sizin için, hayatın ve hayatlarımızın içinden, aklımızdan geçenleri, aman aklımıza gelmesin dediklerimizi; görüşlerimizi; yaşanmışlıklarımızı ve yaşanmışlıklaşmasını umduklarımızı; Dün’ün Bugün’ün olası Yarınların içine Siz dostları da katıp, arkamızda rüzgar önümüzde hayat, savrulalım dedik.

Her telden çalmak için burdayız, hem ağlatıp hem güldürmek, bazen güldürürken ağlatıp bazen ağlatırken güldürüp hep düşündürmek için. Gün gelecek stresimizi atacağız birlikte, gün gelecek kızıp bağıracağız ama inanın kızarken bile mutlu olacağız; Çünkü biz inanıyoruz ki mutluluk varılacak hedef değil, katedilen yoldur. Biz bu yolda iki mutlu noktayız ve sizlerle bir sürü mutlu noktacıklar olmak için buradayız....



12 Ağustos 2012 Pazar

Farkındalığın Ölümü





Bir başkası olduğumuza inandırılıyoruz bazen, hayatımıza karışmaya çabalayan başkaları yüzünden...


En büyük becerileri manipülasyon olan, kendilerini yaratacaklarına kendi isteklerini bir başkası üzerine yapıştırmaya çalışan garip bir topluluğun varlığı beni rahatsız hissettiren...

Neden? Bir niyet var mı hobi olarak mı? Niyet varsa iyi mi kötü mü? Karşı tarafta görülen bir eksiklik mi tamamlanmaya çalışılan yoksa kendilerindeki olamamışlık mı yansıtılmaya çabalanan? Peki ya projeleştirilen şahıs ve onun hayatı? Ya projenin farkına varamaz ve sizin birleştirmeye çalıştığınız parçalar ile yamanan bir hayata bürünürse, kendi çizeceği ya da çizmek isteyeceği yol zihninden düşer ve siz onu ezerseniz... Bu bir cinayet olmaz mı, farkındalığın ya da farkındalık olasılığının ölümü... 

Bu ölüm çok iyi bir şey de doğurabilir, empoze etmeye çalıştıklarınız güzel değerler de olabilir, iyi niyetinizle kendi yanlış kavramınızı kendi doğru kavramınızla değiştirmeye çalışırsınız; peki ya çalıştığınız kişinin kendi yanlış ve doğruları... Sanırım burada görecelilik ve nereye yönlenecek olursa olsun başkalarının hayatlarına ve seçimlerine saygı işin içine giriyor.

Yanlış anlaşılmasın hemen, bahsettiğim ve kendimce zaman zaman varlıklarından rahatsız olup, yine de uğraşlarını kendi düşüncem ile irdelemeye çalıştığım, çoğu zamansa umursamamayı seçtiğim bu topluluk, çoktan kendini yaratmış da olabilir hatta aralarında bir çoğunun belirli yerlere gelip, kendini belirli konularda ispatlamış insanlar olduğu da gerçektir; lakin başkaları neden? Bildiklerini paylaşmak ve seçimi karşıya bırakmak varken bir çeşit çaktırmadan zorlamaya ne gerek var.

İsim sahibi olmak sizi her yönden mükemmel yapmaz... Aslında sizin mükemmeliniz başkasının da mükemmeli olmak zorunda değildir ve olmamalıdır. Aynı tornadan çıkma bir insan topluluğu olamayız, olmamalıyız; kendi olabilen zihinlerden oluşmuş bir çeşitliliğin parçası olmak bana daha ilham verici gelir hep.

Hayatta çoğu şeyi tanımlara hapsettik, toplumca yarattığımız tanımlar içine sığışmaya çalıştık ve hep bir ayağımız üşüdü... 
Dışarıda kalan ayağımıza çorap geçirmek yerine onu içeriye çekip ısıtıtabilen bir toplumun bireyleri olmamızı diliyorum.
Bu yazıya ekleyebileceğim çok şey ve çok örnek de sizin hayalgücünüze emanet...

Ve neden mi böyle bir yazı yazdım bu yağmurlu İstanbul sabahında, inanın yağmurdan değil..

Lütfen okurken dikkat edin, manipülasyonu irdeleyen yazılar bile farketmeden yönlendirebilirler; kendi zihninizde yoğurmadan sakın sayfayı kapatmayın:)

Sevgilerimle

Alev Keskin

4 yorum:

  1. Yazarımız bence çorap giymek yerine giymemeyi ayaklarını evde ısıtmayı düşünüyor. Çünkü hayat bir birimize birseyler anlatma bir seyler paylasmadir diye düşünüyorum. Fikirlerin sistematik olarak yayılması da mümkündür ve doğaldır. Art niyet de olabilir ama gunümüzde art niyetlerin sonuca teknoloji ve bilgiye erişimin kolaylığı nedeniyle buyuk kitlelere ulaşamayacağını düşünüyorum. Az da olsa küçük sapık tarikat ve benzerleri olabiliyor ama bunlar da lokal diyebiliriz. Her neyse düşüncelerden fikirlerden korkmamalı çorabı giyip dışarı çıkmalıyız.
    Murat çoban

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. manüpilasyon tanımı itibariyle yazıda anlatmak istediğimi söyle özetleyebilirim; toplum içinde birey olunmasına izin verilmesi. ayak dışarıda kalırsa böyle bir şey çok olası değil.
      Ama elbette düşünce düşünceyi doğurur, paylaşımınız ve zamanınız için binlerce teşekkürler.:)
      Takipte kalmanız dileğiyle.

      Sil
  2. Sizi çok iyi anladım aslında. Fikir baskıları insanları özgür iradelerinin dısına çıkarabilir. Ama bundan kurtulmanın yönteminden bahsetmemissiniz. Bence bunun çözümü iyi bir egitim. Yanlız Anadolu için özel bir durum olduğunu düşünüyorum. Insanlarımız çok safiane çok temizler. Bu temizlikle birlikte bence zihinleri çok temiz. Ve bizleri Anadolu ınsanını kimse etkisi altına alamaz. Cok mü öz güvenli oldu :)))
    Murat çoban

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben psikologum, birey bazında ve mekandan bagımsız olarak incelemeye başlayıp toplumun genel tanımına bağladım, Türkiye olarak yazmadım. Bu konudan kitap çıkar, blog için bu kadar yeter de artar. Gerisi okuyucunun hayalgücü ve düşüncesine emanet dediğim gibi...her yazdığım yazı düşünmeye itmeyi amaçlıyor ve bunun başardığını görüyorum:) teşekkürler

      Sil

Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.