Neden Buradayız?

Sosyal Medyacı küçük kardeş yeni böbrek nakli olmuş büyük kardeşe demişti ki beş yıl önce "bre kardeş gel beraber kardeş kardeş bir blog açalım, hem çalalım hem oynayalım; bizimle oynamak isteyenleri de aramıza kata kata kocaman bir aile olalım."

İşte böyle çıktık yola,hem kendimiz için hem sizin için, hayatın ve hayatlarımızın içinden, aklımızdan geçenleri, aman aklımıza gelmesin dediklerimizi; görüşlerimizi; yaşanmışlıklarımızı ve yaşanmışlıklaşmasını umduklarımızı; Dün’ün Bugün’ün olası Yarınların içine Siz dostları da katıp, arkamızda rüzgar önümüzde hayat, savrulalım dedik.

Her telden çalmak için burdayız, hem ağlatıp hem güldürmek, bazen güldürürken ağlatıp bazen ağlatırken güldürüp hep düşündürmek için. Gün gelecek stresimizi atacağız birlikte, gün gelecek kızıp bağıracağız ama inanın kızarken bile mutlu olacağız; Çünkü biz inanıyoruz ki mutluluk varılacak hedef değil, katedilen yoldur. Biz bu yolda iki mutlu noktayız ve sizlerle bir sürü mutlu noktacıklar olmak için buradayız....



10 Mart 2012 Cumartesi

#ASK 'I tarif edebilir misiniz?


Öğle güneşinin yavaş yavaş yükselen ışıkları sabahın tahtına kurulurken, Gün’ün canı çok sıkılıyor ve kendisine oyalanacak birşeyler arıyormuş. Her 24 saat aynı döngünün içinde kısılıp kalmaktan, sabahı, öğleyi, ikindiyi, akşamı, geceyi ve yine sabahı yaşayıp, yaşatmaktan bıkmış usanmış... Dünyanın yaşı kadar zaman geçirmiş bu döngüde Gün, bir çoğumuzun  daha 30 una geldiğinde "üff her gün aynı terhane bıktım bu hayattan" demeye başladığını düşünürsek zavallı ne yapsın:) Her geçen günden kırpıp kırpıp yıldız yapılmıyor, ayla güneş arasında saklambaç  oynasa, O'nu bulacak kimsesi yok, tek başına; hep kendi yazıp kendi oynuyor; ehh herşeye rağmen bir şansı var ki dünyada olup biteni görüp duyabiliyor, Gün de en eğlenceli bulduğu şeyi yapıyor genelde, oturup tepeden aziz dünyaya bakıyor; insanları, hayvanları, çiçekleri, böcekleri seyrediyor, hepsinin lisanından anladığı için de kim kime ne diyor hiç kaçırmıyor...
Hele insanlar yok mu, onlar olmasa ne yaparmış Gün... Kimlere güler, nasıl eğlenirmiş... Tam böyle düşünürken gözü genç bir adama takılıyor... Adam oturmuş parkta bir bankın üzerine, satacağı uçan balonları şişiriyor. Rengarenk, bir sürü balon. Adam balonlarını şişirdikçe şişiriyor, balonlar çoğaldıkça çoğalıyor ve Gün bir de ne görsün baloncu adam rengarenk balonlarını eline alınca göğe doğru yükselmeye başlıyor.Yükseldikçe yükseliyor. Gün adamın gülen gözlerinde kendini görüyor, muzip dudaklarında sevincin adını, şaşkınlığında balonların mavisini, korkusunda kırmızısını görüyor. Adam bulutlara yaklaştıkça, Gün adamın umutsuz ruhunun umutla, neşesiz kalbinin neşeyle, inanmaz zihnininin merakla doldugunu görüyor; hatta işin komiği Gün kendisinin bir kadın olduğunu farkedip kendi kalbindeki çarpıntıyı duyuyor ilk defa, bir kalbi olduğunu anlıyor milyonlarca yıl sonra. Oysa yaratıldığında O’na sen cinsiyetsizsin, senin işin dünyadaki 24 saatlik dilimlerdeki güneş ışığını aksatmadan yönetmek, her 24 saatte zamanı kurmak ve ışıkla birebir işlemesini sağlamak... Sen hissedemezsin, Sen sıkılamazsın, Sen sevemezsin, bunları kelime olarak duyacaksın, hareket olarak insanları izlerken göreceksin ama asla anlamını bilemeyeceksin, merak yeteneğin de olmadıgından bilmemeni dert edemeyeceksin, aslında dert yetenegin de olmadığından sen sadece varlığını milyarlarca yıla yayıp işini yapacaksın, düşünmeyeceksin, demişlerdi. Dedikleri doğru çıkmamıştı, Gün hep sıkılmıştı, Gün yanlızlığını dert etmiş, insan olmayı merak etmiş, sevmek istemiş ve bunları düşünürken umutsuzluğu hep yüreğinde hissetmişti. Cisimsiz olduğundan da cinsiyetini hiç bilememişti. Taa ki şu ana kadar....

Gün, baloncu adamın kanunlara aykırı yükselişinde ilk defa bir adamın gözlerine tepeden değil aynı hizadan bakmış, ilk defa bir insanın kokusunu yakından duymuş, ilk defa bir göğsün arkasındaki kalp denilen organın sesini zamanın "tik tak" larından ayırdedip içine sindirmiş, kısaca ilk defa bir insanın gözündeki bakışın parlaklığını yakından görmüştü. Baloncunun şaşkın mutluluğunda aşkı bulmuştu. Aşk, yaradılışında O'na hissedemeyeceği söylenen dünyadaki tarifsiz iki şeyden biriydi. Diğeri ise mutluluk demişlerdi. Şimdi Gün ikisini de hissediyordu. Asla dokunamayacağı, varlığını asla bilmeyecek birine hem aşıktı hem de aşık olabildiği için mutluydu. Bunların aşk ve mutluluk olduğunu nereden biliyordu, biliyordu işte tarifi yoktu bildiği kelimelerde...

Bir arkadaşım bana madem yazı yazıyorsun , kelimelerle aran iyi, bana bir cümle ile aşkın tarifini yap dedi. Ben aşkı bir cümleye sığdırmak istemedim; dürüst olmak gerekirse sığdıramadım da, ama bir anda hatta hiç düşünmeden aklıma gelen tarifi hikayeleştirip yazıverdim:) Siz de okudunuz...

Herkesin Aşk için çeşitli tarifleri var biliyorum. Kiminiz bir cümlede anlatırsınız, kiminiz benim gibi bir sayfa yazarsınız, kiminizin ki bir kelimedir , kiminizin ki iki... Kiminizin aşkı dokunuşlarda saklıdır, kiminizin ki uzaktan uzağa...Ben aklıma gelen ilk tarifi Aşk henüz göklerdeyken, yeryüzüne indirip nefes nefese hayatın içine sokmadan sizinle paylaştım, şimdi sizden dünyanın belki de en güzel duygusu için tariflerinizi bekliyorum. Lütfen paylaşın ve siz paylaştıkça #ask çoğalsın, tüm evreni sarsın.... 

Alev Keskin

Tariflerinizi yorumlar kısmında paylaşırsanız çok seviniriz... Aşk'sız kalmayın Aşk'sız bırakmayın olur mu:)

10 yorum:

  1. Ahh Alevcım, bız 50 yaşın uzerındekılerın, aşkı tarıf etmesı pek kolay olmasa gerek, kalp carpıntılarımız cok uzaklarda kaldı zira...Ama yıne de kulaga hoş gelıyor telaffuzu bile''AŞK''ın...kıpır kıpır oluverıyor insan bırden..Tam kıpırdamısken yuregım, cok sene oncelerıne dönüp baktıgımda şöyle dusunebılıyorum... AŞK KAVUSAMAMAKTIR, AŞK EN AKLIBAŞINDA INSANA BILE YANLISLAR YAPTIRANDIR, VELHASIL AŞK GECE ILE GÜN GIBIDIR, IKI ZIT VARLIGIN BIRBIRINI ÇEKİM GÜCÜ....ya sence??? NUSRET ANTARCI TASAN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel yazmışsınız Nusret teyze, ama birşeye karşı çıkacağım izninizle ben ilkokuldayken farklı aşık oluyordum , ergenlikte farklı, 20 li yaşlarda çok daha faklı,şimdi otuzların ortasında iş yine farklı ve biliyorum ki 70-80 ime de gelsem yine aşık olacağım özünde aynı cisminde farklı bir şekilde..ama nefes aldığım sürece aşk olacak hayatımda diyorum. siz daha 50 yaşında ... o kalp ortamını buldugunda her yaşta çarpar:)))

      Sil
  2. askin tarifi göz yasi ile aci cümlelerde.... mutluluk ise bana fizaan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kalbini kuşan ve aşka bir şans daha ver kalpsiz adam...mutluluk fizanda değil yanıbaşında sadece uzanıp almana bakar....

      Sil
  3. ask nefes almak gibidir, ama nefesi alip verirken sevgilinin tenine degmesidir ask, gozlerinde kaybolmaktir sevgilinin,elini tuttugunda nefessiz kalmaktir ask,askina asik askla yanip tutusan gozlerini kapatip ucurumdan atlamak gibidir ask :) deeprivertr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu cümleler tutku kokuyor, aşkla içiçe geçmiş tutkulu kelimeler...kaleminize sağlık. tam bir in the depth of a river, nick'inize mütenasip:)Teşekkürlerrr

      Sil
  4. Aşkın tam bir tarifi yapılamaz. Şiir de böyledir. Yapılmış ve yapılacak tariflerden her biri, denizden alınmış bir kova suya benzer. Hiç şüphesiz bu, deniz suyudur; fakat deniz değildir. Aşkı denize, tarifi de kovaya benzetirseniz elde edilen şey, aşkın bir halini izahtan ibaret kalır. Enginsiz, kıyısız, renksiz, dalgasız, derinliksiz bir izah. (PEYAMİ SAFA)

    Üstadın yorumunun üzerine yorum yapmak mümkün mü... (;

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzeldi teşekkürler...ama tariflerimiz bir kova sudan öteye gidemeyecek te olsa aşkı anlamaya çalışmak adına biz de tarif etmeye çalışalım ta ki Peyami Safa gibi bir üstüne laf söylenemeyecek tarife ulaşana dek...:) sevgiler

      Sil
  5. ben aşkı bedenle sevgiyi ruhla bütünleştirdim hep. aşk: düşünmeden anlamadan bilmeden olmalı. adını bile bilmeden. onu sebep göstermeden istemek. teninde yanında elinde hayatında hatta nefesinde istemek. mantıksız olmalı. 20 yaşındayken 60lık ajdaya aşık olmak gibi. orhan gencebayla evlenme hayali olmalı bir genç kız için. olur olmaz düşünmeden. günlerce susuz kalıp su hayali kurmak gibi.
    sevgi : bilinebilecek tüm değerleri kullanarak anlamlar katarak hissetmektir. anne gibi. baba gibi. sevgi için fedakarlık yapmak gerekir. vazgeçmek. kabullenmek. affetmek. sırf o istedi diye iğrenç bir flim izlemek. sadece elini tutup evlilik hayali ile beklemek. on sene annemı görmesem ona olan sevgim azalmaz. ama aşkımı birkaç gün görmesem önce hüsran hezimet sonra vazgeçiş arayış başlar. aşk beklemez. affetmez. burayı daha fazla doldurmayım. ikisini birden bulabilmek mutluluk birini bulabilmek acı ile son bulur.

    YanıtlaSil

Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.