Neden Buradayız?

Sosyal Medyacı küçük kardeş yeni böbrek nakli olmuş büyük kardeşe demişti ki beş yıl önce "bre kardeş gel beraber kardeş kardeş bir blog açalım, hem çalalım hem oynayalım; bizimle oynamak isteyenleri de aramıza kata kata kocaman bir aile olalım."

İşte böyle çıktık yola,hem kendimiz için hem sizin için, hayatın ve hayatlarımızın içinden, aklımızdan geçenleri, aman aklımıza gelmesin dediklerimizi; görüşlerimizi; yaşanmışlıklarımızı ve yaşanmışlıklaşmasını umduklarımızı; Dün’ün Bugün’ün olası Yarınların içine Siz dostları da katıp, arkamızda rüzgar önümüzde hayat, savrulalım dedik.

Her telden çalmak için burdayız, hem ağlatıp hem güldürmek, bazen güldürürken ağlatıp bazen ağlatırken güldürüp hep düşündürmek için. Gün gelecek stresimizi atacağız birlikte, gün gelecek kızıp bağıracağız ama inanın kızarken bile mutlu olacağız; Çünkü biz inanıyoruz ki mutluluk varılacak hedef değil, katedilen yoldur. Biz bu yolda iki mutlu noktayız ve sizlerle bir sürü mutlu noktacıklar olmak için buradayız....



21 Mayıs 2012 Pazartesi

Paris’te Tek Günlük Bir Aşk Yolculuğuna Çıkmak İster misiniz?




Paris’te aşk başkadır denir...

Bu aşk şehrinde, aşkın kilit noktası da Sanatçılar Köprüsü (Pont Des Arts)’dür. Sen (Seine) Nehri üzerinde sadece insanlara açık olan bu köprü 2008’den bu yana dünyanın her yerinden gelen sevgililerin dileklerini üzerinde taşıyor.

Aşklarını sonsuz kılmak isteyen sevgililer, dileklerini tutup, köprünün iki yanındaki korkuluklara asma kilitlerini takıp, anahtarını da Sen (Seine) Nehri’ne atıyorlar. Sonuçta aşk bir kilitse eğer, o aşkı çözmek kolaydır ama anahtar nehrin dibini boylarsa, durum değişir :)

Rengarenk, boy boy, özel tasarımlı, binlerce kilidin köprüde büyülü bir atmosfer yarattığını söyleyebilirim.

Köprüden geçerken insan düşünmeden de edemiyor... Kaç kilidin sahibi acaba hala sevgili? Kaç kilit anlamını kaybedip sadece bir metal  parçası olarak kaldı? Her gün eve giderken o köprüden geçmek zorunda olan ve zamanında o köprüye uğruna kilit astığı sevgilisinden ayrılmış olan kız ya da erkek ne hissediyor? 


Nam-ı diğer Aşık’lar Köprüsü; Louvre Müzesi ile Fransız Enstitü’sünü birbirine bağlar. Paris’te aşkı hissetmek istediğiniz gün de boşverin Fransız Enstitü'sünü ve Louvre Müzesi tarafına doğru ilerleyin... O gün Louvre Müzesi’ndeki muhteşem sanat eserlerini de görmeyiverin, sadece bahçesinde vakit geçirin, oturun ve izleyin...

Eminim sevgi kokusu duyacağınız manzaralarla karşılaşacaksınız...Yaklaşık iki sene geçirdiğim şehirde, buraya her gidişimde sevgi kareleri yakaladım... Evlilik arifesinde fotoğraf çektiren, ufak tefek uzak doğulu bu çift, bu bahçede görebileceğiniz sevgi yüklü  manzaraların sadece bir örneği..


Kimbilir Aşk Köprü’sünde belki onların da bir kilidi asılırdır? Var olduğunu düşünerek ömür boyu asıldığı günkü anlamını taşımasını dilerim :)


Louvre’un bahçesindeki gezinizi bittirdikten sonra atlayın metroya, doğru Montmartre’a... Paris manzarasını en güzel izleyebileceğiniz,  şehrin en ünlü ve büyülü tepesidir orası.. “Ressamlar Tepesi” de denir. Mutlaka sokak sanatçılarına bir portrenizi yaptırın ve neşeli sokak müzisyenlerini dinleyin...



Ve evet Paris’te günlük aşk turunuzun son durağı: Saint Michel  

Aşk’la pek alakası yok ama Saint Michel’de Leonde Bruxell ’e gitmenizi önermeden de edemeyeceğim. Menü deki başka görüntülere aldanmayın. Yemeniz gereken deniz mahsulü tabağını artık biliyorsunuz :)


Aşkla alakası yok dedim ama bu tabağın yaratacığı afrodizyak etkisini hesaba katarsak çok da bağlantısız sayılmaz :)

Yemek sonrası gidilmesi gereken tek yer! Caveau de la Huchette

1551’den önce bu mağara Gül Haçlılar (Rosicrucian'lar) ve Tapınak Şovalyelerinin toplantı mekanı olarak kullanılırmış. 1789’da, devrimden hemen sonra ise halka açılmış, yemek, içmek ve özgürlük çığlıkları atmak için gidilen bir mekana dönüştürülmüş. Hala mağara görünümünde olan mekanda yapılan canlı jazz müziği gerçekten inanılmaz. Mekan eski tarihine yakışan bir müzik keyfi sunuyor.  Jazz sevmeyen bile burada Jazz dinlemeyi seviyor. Caveau de la Huchette’ın en ilginç yanı ise barın hedef kitesi :) 18 yaşından tutun, 80 yaşına kadar kadın ve erkeklere rastlayabiliyorsunuz. 18 yaşlarında bir kız, 70 yaşlarında bir amcayla çılgınlar gibi dans edebiliyor... 

Farklı ülkelerde, farklı şehirlerde, farklı canlı müzik yapan yerlere gittim ama böyle bir ambiansa hiç bir yerde rastlamadım.



Garanti veremem ama bu kadar aşkı düşündüren ve hissettiren  dolu bir gün geçirdikten sonra üzerinizdeki enerjiyle bu mekanda aşkı bulmanız çok yüksek ihtimal  :)

Paris’te 2. gününüzde Aşıklar Köprüsü’ne bir kilit de sizin asmanızı dilerim :)

Sevgilerimle...
Çiğdem Keskin 
Twitter/ @keskincigdem

8 yorum:

  1. Yüzümde gülümsemeyle okudum Çiğdem bu yazıyı, belki de bu mutlu anları seninle paylaştığımdandır. Çok güzel bir yazı olmuş.
    Nice böyle aşk dolu, mutlu günlere...
    Aşk dolu günlerin yemekleri için de benim yazıma beklerim: http://cafelontano.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Elif'çim :) aşk ve yemek eksik olmasın hayatlarımızda :)

      Sil
  2. Çiğdemmm, çok güzel bir yazı. biraz daha restoran eklemeleri olabilir =) Pariste son gecemde o köprüde oturup tek başıma piknik yapmıştım ve bir dilek dilemiştim. ilk kısmı gerçekleşti =)
    Selim Z.

    YanıtlaSil
  3. harika bır yazı Çıgdemcım elıne saglık...

    YanıtlaSil
  4. serkaqn : http://www.gevezemirc.com

    YanıtlaSil

Çok teşekkür ederiz,yorumlarınız bizim için çok değerli.