Bir başkası olduğumuza inandırılıyoruz bazen,
hayatımıza karışmaya çabalayan başkaları yüzünden...
En büyük becerileri manipülasyon olan, kendilerini yaratacaklarına
kendi isteklerini bir başkası üzerine yapıştırmaya çalışan garip bir topluluğun
varlığı beni rahatsız hissettiren...
Neden? Bir niyet var mı hobi olarak mı? Niyet varsa
iyi mi kötü mü? Karşı tarafta görülen bir eksiklik mi tamamlanmaya çalışılan
yoksa kendilerindeki olamamışlık mı yansıtılmaya çabalanan? Peki ya
projeleştirilen şahıs ve onun hayatı? Ya projenin farkına varamaz ve sizin
birleştirmeye çalıştığınız parçalar ile yamanan bir hayata bürünürse, kendi
çizeceği ya da çizmek isteyeceği yol zihninden düşer ve siz onu ezerseniz... Bu
bir cinayet olmaz mı, farkındalığın ya da farkındalık olasılığının ölümü...
Bu ölüm çok iyi bir şey de doğurabilir, empoze
etmeye çalıştıklarınız güzel değerler de olabilir, iyi niyetinizle kendi yanlış
kavramınızı kendi doğru kavramınızla değiştirmeye çalışırsınız; peki ya
çalıştığınız kişinin kendi yanlış ve doğruları... Sanırım burada görecelilik ve
nereye yönlenecek olursa olsun başkalarının hayatlarına ve seçimlerine saygı işin
içine giriyor.
Yanlış anlaşılmasın hemen, bahsettiğim ve kendimce
zaman zaman varlıklarından rahatsız olup, yine de uğraşlarını kendi düşüncem ile irdelemeye çalıştığım, çoğu zamansa umursamamayı
seçtiğim bu topluluk, çoktan kendini yaratmış da olabilir hatta aralarında bir
çoğunun belirli yerlere gelip, kendini belirli konularda ispatlamış insanlar
olduğu da gerçektir; lakin başkaları neden? Bildiklerini paylaşmak ve seçimi
karşıya bırakmak varken bir çeşit çaktırmadan zorlamaya ne gerek var.
İsim sahibi olmak sizi her yönden mükemmel yapmaz...
Aslında sizin mükemmeliniz başkasının da mükemmeli olmak zorunda değildir ve
olmamalıdır. Aynı tornadan çıkma bir insan topluluğu olamayız, olmamalıyız; kendi
olabilen zihinlerden oluşmuş bir çeşitliliğin parçası olmak bana daha ilham
verici gelir hep.
Hayatta çoğu şeyi tanımlara hapsettik, toplumca yarattığımız
tanımlar içine sığışmaya çalıştık ve hep bir ayağımız üşüdü...
Dışarıda kalan ayağımıza çorap geçirmek yerine onu
içeriye çekip ısıtıtabilen bir toplumun bireyleri olmamızı diliyorum.
Bu yazıya ekleyebileceğim çok şey ve çok örnek de sizin
hayalgücünüze emanet...
Ve neden mi böyle bir yazı yazdım bu yağmurlu
İstanbul sabahında, inanın yağmurdan değil..
Lütfen okurken dikkat edin, manipülasyonu irdeleyen yazılar
bile farketmeden yönlendirebilirler; kendi zihninizde yoğurmadan sakın sayfayı
kapatmayın:)
Sevgilerimle
Alev Keskin
Yazarımız bence çorap giymek yerine giymemeyi ayaklarını evde ısıtmayı düşünüyor. Çünkü hayat bir birimize birseyler anlatma bir seyler paylasmadir diye düşünüyorum. Fikirlerin sistematik olarak yayılması da mümkündür ve doğaldır. Art niyet de olabilir ama gunümüzde art niyetlerin sonuca teknoloji ve bilgiye erişimin kolaylığı nedeniyle buyuk kitlelere ulaşamayacağını düşünüyorum. Az da olsa küçük sapık tarikat ve benzerleri olabiliyor ama bunlar da lokal diyebiliriz. Her neyse düşüncelerden fikirlerden korkmamalı çorabı giyip dışarı çıkmalıyız.
YanıtlaSilMurat çoban
manüpilasyon tanımı itibariyle yazıda anlatmak istediğimi söyle özetleyebilirim; toplum içinde birey olunmasına izin verilmesi. ayak dışarıda kalırsa böyle bir şey çok olası değil.
SilAma elbette düşünce düşünceyi doğurur, paylaşımınız ve zamanınız için binlerce teşekkürler.:)
Takipte kalmanız dileğiyle.
Sizi çok iyi anladım aslında. Fikir baskıları insanları özgür iradelerinin dısına çıkarabilir. Ama bundan kurtulmanın yönteminden bahsetmemissiniz. Bence bunun çözümü iyi bir egitim. Yanlız Anadolu için özel bir durum olduğunu düşünüyorum. Insanlarımız çok safiane çok temizler. Bu temizlikle birlikte bence zihinleri çok temiz. Ve bizleri Anadolu ınsanını kimse etkisi altına alamaz. Cok mü öz güvenli oldu :)))
YanıtlaSilMurat çoban
ben psikologum, birey bazında ve mekandan bagımsız olarak incelemeye başlayıp toplumun genel tanımına bağladım, Türkiye olarak yazmadım. Bu konudan kitap çıkar, blog için bu kadar yeter de artar. Gerisi okuyucunun hayalgücü ve düşüncesine emanet dediğim gibi...her yazdığım yazı düşünmeye itmeyi amaçlıyor ve bunun başardığını görüyorum:) teşekkürler
Sil