Hatırlar
mısınız bilmem yıllar önce Levent Kırca’nın “Olacak O kadar” adlı programında
bir “tam techizatlı Cevat kelle vardı”, kendisi gerçekten her eve lazım bir
adamdı ki; O’nun bulundugu yerde eksik materyal kalmazdı:) Her tarafından
birşey sarkardı...
Yeni
farkettiğim , üzülsem mi sevinsem mi, işe mi yarıyor, afedersiniz, boka mı
sardırıyor, diye düşündüğüm bir konuya değineceğim; Internet ve artık hastalık
olarak resmi sınıflandırmaya giren “İnternet bağımlılığı”... Ben ki interneti
ilk kullanmaya başlayanlardan olup, kendisine son derece hakim oldugumu düşünen
biriyim ta ki şu 7 hafta öncesine kadar zat-ı ali’lerinden hiç korkmamıştım.
7
hafta önce böbrek nakli oldum, malum vücut yeni organı reddetmesin diye
bağışıklık sisteminizi baskılıyorlar, ameliyattan sonraki ilk 3 ay hafiften bir ev hapsi ve insansızlık dönemi
geçiriyorsunuz enfeksiyon kapma riskinizden dolayı. Neyse konumuz bu değil...
Herşey
benim ev hapsi sırasında her zaman yaptıgım gibi yoğun kitap okumak, film
izlemek, yemek yapmak , evimle ve hayvanlarımla ilgilenmek vs gibi kendime daha faydalı ve daha insani şeyler
yapmak yerine, haydi içine girmediğim sosyal medya araçlarından bir Twitter
kaldı; malum bizim kardeş de sosyal medyacı deyip de twitter’a adım atmam ile
başladı. Aman bir de ne göreyim. Bambaşka ve bağımlılık yapan bir alem.
Bilgisayarın başından kalkamaz oldum; bir yandan değişik düşünceler ve insanlar
gözlemleme olanağı bulmanın merakı ve heyecanı, bir yandan da 140 karakter
sınırlaması içinde neyi nasıl yazabilirim, yazacak değişik ve farklı ne
bulabilirim, bu sosyal medya aracından ne öğrenebilirim, karşımdaki sanal ama
gerçek insanlara benden ne katabilirim,onlardan kendime ne geçirebilirim,
gerektiğinde nasıl eğlence aracı haline dönüştürebilirim vs gibi düşüncelerle
çeşitli üsluplar ve konular denemeye başladım. İlk birkaç gün iyi, güzel,
değişik vaktim geçiyor falan derken bir akşam dışarıdan kendime şöyle bir
baktım ki; saat sabah 1 : 15 suları;
karşımda sosyalmedyatv adlı program açık, kucağımda dizüstü bilgisayar,
bilgisayarda açılmış 4 pencere, bir yandan telefonuma gelen mesajı cevaplıyorum
bir yandan da 4 pencerenin 4 ünden de çeşitli yerlere yazı ve soru yetiştirme
halindeyim. Programdaki konuklara
söyleyeceklerimi 140 karakterle sıgdırmanın telaşıyla hızla düşünüyorum, yalan
yanlış yazarak türkçeyi katlediyorum, bir taraftan da gözümden akan uykuları
siliyorum.

Eyvahhh dedim; her tarafından
teknoloji sarkan modern Cevat kelle misaliyim ama kimseye de faydam yok şu an,
hatta kendimden birşeyler götürür gibiyim, bu böyle devam etmemeli... Hatta o
an kendi üzerimde yaptıgım bu çıkarımı Twitter’da paylaşınca yazdıgım cümleye
gelen tonla yorumdan herkesin benimle aynı durumda oldugunu anlayıp, üzüldüm.
Bu
yazdıklarım sosyal medya araçlarını, interneti vs kötülemek için kesinlikle
değil. Yerinde, dengeli ve belirli amaçlar uğruna, abartılmayan sürelerle
kullanıldıklarında inanılmaz bir teknolojik gelişmenin, küreselleşmenin
ürünleri hepsi. Hayatlarımızın her alanında bize getirileri o kadar çok ki onu
da başka bir yazıda irdeleriz:)
Ben
diyorum ki; Sosyal hayatımızı öldürmedikleri, bizi saman kokan kitap
sayfalarından, gıcırdayan gazete yapraklarından, gerçek bir insanın
gözyaşlarından, gülüşünden, doğradığımız soğandan, okşadığımız hayvandan, mis
kokan açık havadan; kardan yağmurdan güneşten; kısaca bizi sokaktaki sosyal insan
olmaktan soyutlayıp, uzaklaştırmadıkları sürece hayatımızda varolmalılar ve biz
onları kullanmanın dengesini keşfedip hayatımızın içinde onlara doğru bir yer
vermeliyiz.
Tam
techizatlı Cevat kelle olalım her zaman; ama her tarafımızdan sarkan hayatın tek
yönü değil her yönü olsun; Hayatın kendisi olsun:)
Her
eve lazım bir insan olmak çok güzel birşey olsa gerek:)
Sizce?
Alev
Keskin
Alevcım, yıne ılk yorum yazan ben oluyorum galıba, ama ınan yazılarını bekler oldum,hergun face 'ı actıgımda''ALEV den bıseyler varmı?'' dıye bakıyorum...bugunku benım bıraz daha az ılgılendıgım ve yorum yazabılecegım bır konu.. Bılıyorsun bızım kusak bıraz bılgısayar özurlu bır jenerasyon.. bu yuzden senın anlatımının her zamankı gıbı lezzetını hıssettım okuduktan sonra, gerısını sooyle özetlıyebılırım;ınternet bızı o guzel kokulu cıceklerden , boceklerden, evcıl dostlarımızdan, gercek arkadaslarımızdan alıkoymadıgı muddetce guzel,, gerısı bagımlılıkk'' bu d benım düsüncem ve yorumum karınca kararınca...NUSRET KANTARCI TAŞAN
YanıtlaSilİlk önnce bekler olmanızdan dolayı gurur duyduk, sözlerinize çok sevindik. dediğimiz gibi her telden çalıyoruz burada, konularımız da hitap ettikleri zaman dilimleri de farklılık gösteriyor. ama internet artık o kadar hayatımızın içinde ki, benim anneannemin bile Twitter hesabı var düşünün kendisi 85 yaşında:))) O yüzden şu anda şurada bize gurur veren bu yorumu yazabildiğinize göre hiç te bilgisayar özürlü değilsiniz ve yorumunuz da benim yaptıgımla neredeyse aynı olduguna göre pek te jenerasyon farkı yok düşünce itibariyle aramızda Nusret Teyze:))))) Sizi seviyoruz ve güzel yorumlarınızı hep bekliyoruz, buraya yazıldıkça da ayrıca seviniyoruz ki bloga giren herkes okuyabilsin facebook ile sınırlı kalmasın.
YanıtlaSilTeşekkürler
Bagimlilik demek bence yanlis cunku bu kadar bagimli olmamazin nedeni cevremizdeki insanlar cunku sosyal aglarda bulunmayan arkadaslariniz varsa sizde disaridan izleyebilirsiniz lakin teknolojiyi ilerlemenin tek yolu oldugunu savunuyorum bizi oldurse de bagimlisi yapsa da.
YanıtlaSilHayatımı bilgisayar karşısında geçirmeye razıyım yeter ki teknoloji olsun diyorsunuz yani...:))))tüm fikirler ve yorumlar bizim için altın degerinde...Teşekkür ederiz.
Silyakınında yaşıyor olsam mesai izin verse sen kızmayacak olsan ... kapında yatar kalkardım :)) anlatım bakış açısı kelimeler edebiyat ve hepsinin içinde zerafet. unuttuğum yada uzun zamandır karşılaşmadığım değerleri hissettirdin sen bunu amaçlamadan yazmış olsanda. Allah seni başımızdan eksik etmesin. hergünün bir öncekinden daha mutlu geçsin...halit yağlıoğlu
YanıtlaSilBöyle degerli bir okuyucu edindiğim için çok mutlu oldum, ne güzel sözler bunlar...Mutluluk da kelimeler de hepimizin, yeter ki uzanıp almasını bilelim. Bütün blogu okudun helal olsun sana Halit ve tekrar teşekkürler.
Sil